Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Ekim 2010 Cuma

cem adrian

madem fazıl say söylüyor, varlığına inanmaktan başka seçeneğimiz olmayan potansiyelin sahibi genç. ne var ki, iyi niyetle de olsa, bu haliyle ortalığa sürülerek kendisine kötülük yapıldığını düşünmemek elde değil.

eldeki, bir hammaddedir. ses tellerinin uzunluğu, esasında anatomik bir anomalidir ve ona bir takım garip sesler çıkarma yetisinden başka birşey vermez. nasıl ki, dünyanın en uzun adamı dünyanın en iyi basketçisi, en büyük ayaklı adamı dünyanın en hızlı yüzücüsü değilse, dünyanın en uzun ses telli adamının da, dünyanın en iyi şarkıcısı olmasını bekleyemeyiz. hatta onun şarkıcı olabilmesini de bekleyemeyiz. şarkıcı gibi bir şarkıcı olabilmesi için iyi bir kulak, ritm duygusu, kültürel ve müzikal birikim gibi birtakım vasıfları da bünyesinde bulundurması gerekir. bunların bir kısmı allah vergisi, bir kısmı da uzun, emek isteyen bir prosestir. dünya çapındaki kariyeriyle gurur duyduğumuz fazıl say'ın bunu en iyi bilenlerden olması gerekirken, bu çocuğu, önünü açmak için, iyi niyetle de olsa, bu haliyle ortaya sürmesi yerinde olmamıştır.

bu çocuğun, şimdiki durumuyla, program program dolaşıp, fazıl say'la bile olsa, sahnelere çıkması, zamanında küçük emrah'ların, ibo'ların, ceylan'ların sahneye çıkarılmasından farklı değildir. onların "gariplikleri" o zaman yaşları idi, bunun da garipliği, garip bir ses aralığına sahip olması.

sen bu adamı alırsın, bir kaç sene eğitirsin, müziği, şanı, yorumu, başka yorumları öğretirsin, ondan sonra ortaya çıkarırsın, ancak o zaman iyilik etmiş olursun. yoksa, bu şekilde ortaya sürersen, panayırda hilkat garibesi sergilemek gibi birşey olur ki, bu da onun ne kişisel, ne de sanatsal gelişimine katkıda bulunmak olur. olsa olsa, birşey olma potansiyeli olan bir insana yazık etmek olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder