Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Ekim 2010 Çarşamba

Mustafa Kemal ve Lenin (2)

Mustafa Kemal ve Lenin (2)
Mustafa Kemal, Lenin ile anti-emperyalizmde birleşir. Ama Türk-Sovyet ilişkilerinin daha ilk gününden itibaren, Bolşevik yöntem ve ilkelerinin Türk toplumunda işlemeyeceğini, 'emek' ve 'sermaye' kavramlarına yabancı olunmasıyla açıklar. [1]

Lenin, sömürücülüğün, kapitalist düzeniyle savaştı. Bu antiemperyalist bir savaştı. Lenin, işçi diktatörülüğünü kurdu yani prolaterya devrimi yaptı. Bu olay Batı'ya karşı büyük bir meydan okumaydı bir anlamda.

Mustafa Kemal de Samsun'a çıktı. Milli Mücadele zaten başlamıştı ama düzenli ordu da yoktu önder de. Milli Mücadeleye önderlik etti ve kazanan O oldu. O da Batı'ya ve emperyalist düzene isyan edip savaştı. Ve başardı.

Aslında bu konuda değinilmesi gereken çok önemli bir başlık açılmalı. Çanakkale Savaşı. Çünkü Çanakkale Savaşı'nı Türk Milleti ve kahraman ordusu kazanmasaydı Bolşevikler de devrimi yapamayacaklardı çünkü İngiliz zırhlıları aynı zamanda Çarlık Rusya'ya yani Lenin'e karşı yardım edeceklerdi.

Daha sonra devrim oldu. Kafkas Cephesi kapandı. Hem de karşılıksız olarak. Çünkü artık Çarlık değil Sovyet Rusya vardı. Artık antiemperyalist bir devlet vardı ve Türklere yardımcı oluyorlardı. Bu cepheyi kapattılar. Zaten Mustafa Kemal sonradan dahil olduğu bu cephede birçok yeri geri almayı başarmıştı. Ama Sovyetler'in de bu bölgeden tamamen ve karşılıksız çekilmesiyle bir cephe kapanmış oldu.

Daha sonra Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşımız başladı. Sovyetler Birliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisi dostluk mesajları gönderiyor, Lenin ile M.Kemal mektup ve telgrafla iletişim kuruyorlardı.

Sovyetler'in Türklere yardımlarını şöyle sıralayalım:
39.000 tüfek,
327 makineli tüfek,
54 top,
63 milyon fişek,
147.000 top mermisi vs.,
2 avcı botu,
Doğu sınırlarından eski Rus ordusunun bıraktığı askeri malzemeler,
Ankara'da iki barut fabrikasının kurulmasına yardım,
Fişek fabrikası için gerekli teçhizat ve hammadde sağlama,
200 kilo külçe altın
100.000 altın Ruble (kimsesiz gazi çocukları için yetimhane kurulması amacıyla)
20.000 Lira (basımevi ve sinema teçhizatı alımı için)
10 milyon altın Ruble [2]

Ama bu yardımlar Kurtuluş Savaşı'nın başlarında yapılmamıştır. Biz zaten yeteri kadar cephaneyi İstanbul depolarından kaçırıyor, tam da fazladan cephaneye ihtiyacımız varken (Sakarya savaşı öncesi) Sovyetler yardımı durdurmuştur ve bu yardımın tekrar başlaması savaşın ortasını bulur. [3]

Her ulusal günde, yabancı ülke politikacılarının ve basınının Atatürk'le ilgili övücü sözlerine yer verilir. Ancak Sovyetler Birliği'nin savaşın sonucunu olumlu yönde etkileyen yardımlarından ve Lenin'in Mustafa Kemal hakkındaki görüşlerinden söz edilmez. Ders kitaplarında "Kara Fatma"nın sırtında top mermisi taşıyan resminin altına komünizm övgüsü olur diye bu "mühimmat"ların nereden geldiği yazılmaz. Bundan dolayı TIME dergisinin Atatürk'ü "kapak" yaptığını biliriz de Sovyet yardımlarını bilmeyiz.

Tabi ki bu yardımlar karşılıksız değildi. Devrimci dayanışma olduğu kesin ama biz de Bolşeviklere tonlarca buğday yolladık. Çünkü ihtilalin çıkma sebeplerinden biri de buydu.

Yazdıklarımdan farklı bir anlam çıkarmasınlar. Biz silahsız da kazandık. Çanakkale Savaşı'nda topumuz veya tüfeğimiz yoktu. Kurtuluş Savaşı'nda oldu ama asıl kahramanlar askerlerimizdir, kadınlarımızdır, Ulu Önderimizdir.

Devrimciler ölür ama devrimler durmaz sürer! Lenin de Atatürk de öldü, Kemalist Türkiye de Sovyet Rusya da yıkıldı, dostluklar bitti ama bir gün emperyalizme karşı aynı cephede savaşacağımıza adım gibi eminim.

Son sözü Lenin söylesin o zaman:

"Türkler, millî kurtuluşları için savaşıyorlar. Emperyalistler Türkiye'yi soyup soğana çevirdiler, hâlâ da soyuyorlar. Köylüler ve işçiler buna katlanamadılar ve baş kaldırdılar. Sabır bardağı taştı, gerek Doğu halkları gerek biz, emperyalist kuvvetlere karşı savaşıyoruz. Sovyetler Birliği emperyalistlerle olan işini bilirdi. Onları bozguna uğrattı ve memleketten kovdu. Onların dişlerini söktük, keskin tırnaklarını vücudumuza geçirmelerine izin vermedik. "


[1] Popüler Tarih, Şubat Sayısı
[2]Aralov, S.İ. Bir Sovyet Diplomatının Türkiye Hatıraları 1, Yenigün Basın ve Yayıncılık, Aralık 1997
[3] Şu Çılgın Türkler, Turgut Özakman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder